28 Eylül 2010 Salı

istanbul hatırası

en son Joe nin annesi ile tanıştıgımı yazmıştım. Bu olaydan sonra köprünün altından çok sular aktı. Joe ile yüz yüze atnıştık çılgınlar gibi seviştik 2,5 gün içinde iki şaşkın aşık istanbulu gezmye çalıştık.
18 temmuz 15 sularında atatürk hava alanında onu karşıladım. boynuma bir sarıldı sanki kırılcak sandım. minicik adamda bu ne güç kuvvet dedim. kontrolsüz güç güç değil demek geldi içimden ama romantizmi bozmiyim diye sesimi çıkarmadım. havaalanında baya bir süre öpüşüp koklaştıktan sonra yola çıktık. istikamet kadıköy. metroya girdik bn ücreti ödedim, metrobüs binmek için üst geçitte yine ücret ödeyin çocuk afalladı "herşeye böyle para mı ödicez?" dedi. bu gördüğün teknoloji harikası kendine ait yolu olan otobüs metrobüs ve ona binmek içinde para ödemeliyiz diye gerekli açıklamayı yaptım ve istanbul da ilk metrobüs tebrübesini balıkistifi şeklinde yaşattım. güzel bir yanı vardı sarmaş dolaş olmak için bahane yarattı. mecidiyeköyde arkadaşımla buluşup benim valizimide alıp tekrar metrobüse bindik. ordan ver elini anadolu yakası yapıp kadıköye geldik. metrobüsten indik evinde kalacağımız arkadas bizi karşıladı. (ona jesus diyesim geliyor. yalnız iyi kalpli sevecen çok tatlı bir insan.) neyse jesus bizi karşıladı evine götürdü. hey ev dediği şey stüdyo daire çıktı. bizim kalacağımız odanın bir kapısı ve duvarları var sadece pencere yok!! temmuz ayında penceresiz bir odada uyumak ve hatta uyumanın haricinde sevişmenin nasıl olabileceğini düşünün!!!
eşyaları bırakıp ilk kahvelerimizi içtik....